9 Nisan 2017 Pazar

Huysuz Tatlı ve Bitik Adam - Thomas Bernhard

İnsan büyüdükçe, mutsuzluğunu, sakince ve döküp saçmadan yaşamak istiyor. Teselliyi edebiyatta arayan öfkeli, mutsuz ve sevgiye mesafeli duran ancak bunu dünyaya haykırmayı tercih etmeyen ve bunun için de hayli yorgun olan kişi, örneğin bir Schopenhauer görkemi, bir Die Leiden des Jungen Werthers (Genç Werther'in Acıları) ağlaklığı, bir Tutunamayanlar yoruculuğu, bir Dostoyevski derinliği, bir Paul Auster güncelliği, bir James Joyce deneyselliği ya da bir Virginia Woolf bilinç koyvermişliği istemiyor. Thomas Bernhard, insanın kendi mutsuzluğuna gülebildiği, aforizmaları ve okuyan olarak seni çok da sallamadığı, sakin sakin öfkelenip, sakin sakin insanlardan nefret ettiği, mutsuzluğa şahane bir biçimde ortak olan bir yazar. Biriyle karşılıklı saatlerce sessiz oturabilmek gibi.

Şu sıralar Kireç Ocağı gibi oldukça zorlayan kitabını bitirmeye çalışmakla birlikte kendisinin yukarıda sayılan tüm özelliklerini barındıran Bitik Adam, burada anlatmadan geçmeyeceğim çok özel bir eser. Kitapların konusunu anlatmayı tercih etmememe rağmen, Bitik Adam'ı tam olarak ifade edebilmek için üç arkadaştan yola çıkan bir öykü/kurgu olduğunu belirtmem gerek. Çünkü Thomas Bernhard'ın tüm ustalığı bu üç karakterin ve ama özellikle ikisinin derin analizi üzerinden kıskançlık, dostluk,yetenek, intihar, ölüm, seçilen/tercih edilen yollar... üzerine müthiş bir okuma deneyimi yaşatıyor. Ortak bir kaynaktan (müzik) çıkan,-zaman zaman kesişseler de-  farklı yataklarda akan bu üç arkadaştan Wertheimer'in mutsuzluk tarifleri, Goldberg Varyasyonları ile uyum içinde akar.

Karakterlerden biri olan Glenn Gould ile Thomas Bernhard arasında bilinen bir ilişki yoktur. Ancak kitap, baş köşeye oturmuş bu karakter ve soru işaretinin kancasını, çarpıcı üslubu ile birlikte okuyucuya atar ve gizli, sessiz, derinden, bitik Thomas Bernhard hayranlarını yaratıverir.

"Onu çeken, insanların mutsuzlukları içindeki halleriydi, insanların kendileri değildi, mutsuzluklarıydı ve insanın olduğu her yerde buna rastlıyordu, diye düşündüm, insankolikti o, çünkü mutsuzluk özlemi çekiyordu. İnsan mutsuzluktur, dedi hep, diye düşündüm, yalnızca budala olan bunun aksini savunur. Doğmak mutsuzluktur, dedi, yaşadığımız sürece bu mutsuzluğu sürdürürüz, bir tek ölüm kesip atar bunu. Bu, hep mutsuzuz demek değildir, mutsuzluk yoluyla mutlu olabiliriz, dedi, diye düşündüm. "




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder